Yerköprü olarak adlandırılan mevkide, Göksu nehri, 500 m uzunluğunda bir mağaranın içinden geçiyor. Mağaranın oluşumu oldukça ilginç, Göksu vadisinin yan yamaçlarında meydana gelen heyelan sonucu vadi tıkanmış ve doğal bir baraj oluşmuş. Daha sonra vadinin sağ yamacından çıkan ve Şifalı olduğuna inanılan karstik Karasu kaynağı, bu heyelan kütlesinin üzerine yayılarak traverten bir kabuk oluşturuyor. Göksu nehri zamanla bu doğal barajın altından suyun kuvvetiyle birlikte su kendine yeni bir tünel açarak ve bugünkü Yerköprü mağarasını ve ‘’Yer Köprü’’ şelalesini meydana getirmiştir. Karasu Şifalı karstik kaynağı ise, mağaranın hem girişinde hem de çıkışında, Göksu’ya hayat vermeye devam ediyor, travertenler ise platodan Göksu nehri yatağına 20 metre yükseklikten düşüş yaparak şelalelerin oluşmasına doğal bir görünüm çıkartmaya devam ediyor.
5 Eylül 2009 Cumartesi
Yerköprü Şelalesi
Yerköprü olarak adlandırılan mevkide, Göksu nehri, 500 m uzunluğunda bir mağaranın içinden geçiyor. Mağaranın oluşumu oldukça ilginç, Göksu vadisinin yan yamaçlarında meydana gelen heyelan sonucu vadi tıkanmış ve doğal bir baraj oluşmuş. Daha sonra vadinin sağ yamacından çıkan ve Şifalı olduğuna inanılan karstik Karasu kaynağı, bu heyelan kütlesinin üzerine yayılarak traverten bir kabuk oluşturuyor. Göksu nehri zamanla bu doğal barajın altından suyun kuvvetiyle birlikte su kendine yeni bir tünel açarak ve bugünkü Yerköprü mağarasını ve ‘’Yer Köprü’’ şelalesini meydana getirmiştir. Karasu Şifalı karstik kaynağı ise, mağaranın hem girişinde hem de çıkışında, Göksu’ya hayat vermeye devam ediyor, travertenler ise platodan Göksu nehri yatağına 20 metre yükseklikten düşüş yaparak şelalelerin oluşmasına doğal bir görünüm çıkartmaya devam ediyor.
Meke Krater Gölü
Meke Krater Gölü, Konya'nın Karapınar ilçesinde, sönmüş bir volkan kraterinin suyla dolmasıyla oluşan ve ortasında adacıklar bulunan göl. Karapınar-Ereğli yolunun 7 km'deki sapaktan 2 km içerdedir.
Göl ve birincil krater çukurunun uzunluğu 800 m, genişliği 500 m dir. 12 metre derinliğindedir.
400 milyon yıl önce (Pleistosen çağda) volkanik patlama sonucu oluşan bu krater (piroklastik koni), zamanla suyla dolarak göle dönüşmüş ve daha sonra, günümüzden 9000 yıl önce ikinci bir volkanik patlama ile gölün ortasındaki ikinci volkan konisi oluşmuş, zamanla o da suyla dolarak ikinci bir göle dönüşmüştür.
Meke Gölü deniz seviyesinden 981 m yüksekliktekidir. Ana Meke'nin ortasında bulunan ve su seviyesinden 50 m yükseklikte olan volkan konisindeki göl 25 m derinliktedir ve suyu tuzludur.
Adayı oluşturan volkanik kütlenin yapısı, en şiddetli yağmurları bile hemen emecek yeteneğe sahiptir. Meke'nin biçiminin binyıllardır bozulmamasının nedeni budur.
Ama son yıllarda Konya havzası'ndaki yeraltı sularının bilinçsiz tüketimi yüzünden yaz aylarında tamamem kurumaktadır.
İvriz
Mevlana Müzesi
Sultânü'l-Ulemâ 12 Ocak 1231 tarihinde vefat edince türbedeki bugünkü yerine defnedilmiştir. Bu defin gül bahçesine yapılan ilk defindir.
Sultânü'l-Ulemâ'nın ölümünden sonra kendisini sevenler Mevlâna'ya müracat ederek babasının mezarının üzerine bir türbe yaptırmak istediklerini söylemişlerse de Mevlâna "Gök kubbeden daha iyi türbe mi olur" diyerek bu isteği reddetmiştir. Ancak kendisi 17 Aralık 1273 yılında vefat edince Mevlâna'nın oğlu Sultan Veled Mevlâna'nın mezarı üzerine türbe yaptırmak isteyenlerin isteklerini kabul etmiştir. "Kubbe-i Hadra" (Yeşil Kubbe) denilen türbe dört fil ayağı (kalın sütun) üzerine 130.000 Selçukî dirhemine Mimar Tebrizli Bedrettin'e yaptırılmıştır. Bu tarihten sonra inşaî faaliyetler hiç bitmemiş 19. yüzyılın sonuna kadar yapılan eklemelerle devam etmiştir.
Mevlevî Dergâhı ve Türbe 1926 yılında "Konya Âsâr-ı Âtîka Müzesi" adı altında müze olarak hizmete başlamıştır.1954 yılında ise müzenin teşhir ve tanzimi yeniden gözden geçirilmiş ve müzenin adı "Mevlâna Müzesi" olarak değiştirilmiştir.
Müze alanı bahçesi ile birlikte 6.500 m² iken, yeri istimlak edilerek Gül Bahçesi olarak düzenlenen bölümlerle birlikte 18.000 m²ye ulaşmıştır.
Müzenin avlusuna "Dervîşân Kapısı" ndan girilir. Avlunun kuzey ve batı yönü boyunca derviş hücreleri yer almaktadır. Güney yönü, matbah ve Hürrem Paşa Türbesi'nden sonra, Üçler Mezarlığı'na açılan Hâmûşân (Susmuşlar) Kapısı ile son bulur. Avlunun doğusunda ise Sinan Paşa, Fatma Hatun ve Hasan Paşa türbeleri yanında semahane ve mescit bölümleri ile Mevlâna ve aile fertlerinin mezarlarının da içerisinde bulunduğu ana bina yer alır.
Avluya Yavuz Sultan Selim'in 1512 yılında yaptırdığı üzeri kapalı şadırvan ile "Şeb-i Arûs" havuzu ve avlunun kuzey yönünde yer alan selsebil adı verilen çeşme, ayrı bir renk katmaktadır.
Alahan Manastırı
Kiliselerin doğusundaki geniş avlunun güneyinde dinsel törenlerin yapıldığı dehliz, 11 m. uzunluğunda kemerli ve sütunlu bir galeri şeklindedir. Galerinin ortasında kalabalık kabartma süsleme ile her yanı işli büyük bir niş bulunmaktadı.Galeride apsisli vaftizhane ve karşısında Alahan Manastırının en görkemli yapısı olan mezarlar bulunmaktadır. Bu mezarların kuzey duvarı kayaya yontulmuş, üst örtüsü yoktur. Ana nefin ortası ilginçtir. Burası paye ve sütunlara oturan dört kemerle örtülü kare planlı bir kule biçimindedir. Kuli yukarıda sekizgene dönüştürülmüştür. Kapı çerçevesi süslüdür. Alahan Manastırının Mezarlarından birinin kitabesinde şöyle yazılmıştır. "Burada çok mümtaz, Flavius Severinus ve Flavius Cadalaippus'un Konsüllüğün'den sonra İndictio'nun 15. Senesinin 13 Şubatında Mukaddes oruçlarının ilk haftasının Salı günü ölmüş olan hatırası mukaddes kurucu T............ yatıyor."
Ziya Efendi Köprüsü ve Efsanesi
ZİYA EFENDİ EFSANESİ:Çevrede yaygın olarak anlatılan efsaneye göre; Yavuz Sultan Selim İran seferine giderken Ayrancı civarına geldiğinde coşkun şekilde akan ve şimdi üzerine baraj kurulmuş olan dere ile karşılaşır. Bu dere üzerinde değişik aralıklarla on iki köprü vardır. Yavuz iki koldan köprülerden geçilmesini ister. Birinci kolun başında kendisi bugün “Ziya Efendi Köprüsü” adı verilen köprüden geçmek ister.Yavuz Sultan Selim ordusunun başında köprüye gelince, Ziya Efendi ve adamlarınca karşılanıp, köprüden geçmelerine izin verilmez. Yavuz, Ziya Efendi’ye köprüden geçmek için fazlasıyla para teklif eder. Ziya Efendi kabul etmeyerek Yavuz Sultan Selim’e gözlerini kapatıp, açmasını söyler. Yavuz gözlerini açınca dağların taşların altın olduğunu görür. Ziya Efendi bu işte paranın önemli olmadığını ancak kendisini geçirtmeyeceğini söyleyince, Yavuz da “Geçme namert köprüsünden, seller alırsa alsın beni” diyerek ordusunu sudan geçirir. Sudan geçerken iki asker boğulur ve iki katır da sırtındaki erzaklarla birlikte suya kapılır kaybolur. Ordunun karşıya geçişi tamamlanınca, Ziya Efendi Yavuz Sultan Selim’in huzuruna çıkar ve ölen askerlerin düşman casusu olduğunu, kaybedilen erzakların da dul ve yetimlerden gönülsüzce alındığını belirterek, Yavuz’a altından yapılmış bir ibrik hediye eder. Yavuz Çaldıran’a vardığında namaz kılmak için abdest alırken ibriğin üzerindeki yazılar gözüne ilişir. Yazı şöyledir : “AKŞAMKİ AŞINI SABAHA BIRAK AŞ OLUR, AKŞAMKİ İŞİNİ SABAHA BIRAKMA, İŞ OLUR”. Bunu okuyan Yavuz Sultan Selim orduya hemen saldırı emrini vererek büyük bir zafer kazanır.
29 Ağustos 2009 Cumartesi
Ayrancı Barajı
Deliçay Barajı
Toprak gövde dolgu tipi olan barajın gövde hacmi 2.774.000 m3, akarsu yatağından yüksekliği 45,00 m., normal su kotunda göl hacmi 27,00 hm3, normal su kotunda göl alanı 1,80 km2'dir. Baraj 13.000 hektarlık bir alana sulama hizmeti vermektedir.
Gödet Barajı
Toprak gövde dolgu tipi olan barajın gövde hacmi 570.000 m3, su yatağından yüksekliği 94,00 m, normal su kotunda göl hacmi 158,00 hm3, normal su kotunda göl alanı 6,75 km2'dir. Baraj 24.000 hektarlık bir alana sulama hizmeti vermektedir.
Akköprü
Yabangülü Saklı Kiliseleri
Gödet Vadisi
Gödet Mağaraları
Mağara 7-8 kat halindedir. Katlar arasındaki iniş ve çıkışlar bacalarda ve buraya açılan el ve ayak çukurlarından sağlanmaktadır. Buradaki evlerin bir kısmı kayalara oyulmuş mağaralara bitişiktir. Üst katlara çıkmak için profesyonel araçlara ihtiyaç vardır.
Manazan Mağaraları
İncesu Mağarası
Karaman ili Taşkale kasabasının 9 km. güneyinde, İncesu Deresi’nin dağlık yamacında bulunan bu mağara, yatay gelişmiş kuru bir fosil mağarasıdır.Miyosen kireç taşlarında gelişen mağara sistemi, birbirinden devamı olan iki mağaradan oluşmuştur. Bütünüyle yatay olan mağaralar damlataş birikimi yönünden son derece zengindir. Yağışlı dönemlerde içlerinden küçük bir yer altı nehri akan sistemin iki mağarasından biridir. İçerisinde mevsimlik oluşan küçük göletler bulunmaktadır. Mağara 1.derece doğal sit alanı olarak tescil edilmiştir.
Taşkale Tahıl Ambarları
Taş ambarlar, tüf kaya oluşumunun yapısı gereği özellikle hububat ve bakliyat saklamaya elverişlidir. Bu özelliği keşfeden yöre halkı yüzyıllardır ürünlerini taş ambarlarda depolamaktadır. Bu odacık-lar 5-60 ton ürün saklama kapasitesine sahip olup, ürün cinslerinin ayrı ayrı depolanmasına uygun planda açılmışlardır.
Her mevsimde hava sirkülasyonu sağlayan tüf bloktan oluşmuş ambarlara “tutamak” yerlerinden tutup, tırmanmak suretiyle sekmek denilen yüzeyindeki oyuklara basılarak çıkılır. Makara sistemi ile de m barlara mahsul çıkarılır ya da indirilir.
26 Ağustos 2009 Çarşamba
Aktekke Camii (Mader-i Mevlana)
Tartan Evi
İki katlı, orta sofalı plânda, düz toprak damlı olan evin avlusunda mutfak, tandır, ahır, helâ gibi servis hacimleri bulunuyordu. Eve doğu taraftaki çift kanatlı kapı ile girilir. Bu kapının söveleri devşirme malzemedir.
Her iki katın plânı aynıdır. Haçvari plânlı sofanın pahlı köşelerinden odalara girilmektedir. Odaların seki altı, seki üstü birer kemerle ayrılmıştır. Alçı çiçeklikleri, sedirleri, yüklük-gusülhane, ağzıaçıkları geleneksel özelliklere sahiptir.
Evde ahşap süslemeden daha ziyade kalemişi süslemeler dikkati çekmektedir. Kapilarin üzerindeki üçgen alanlarda bitkisel bezemeli kartuşlar, oda çiçekliklerinde, tavan eteklerinde zengin bitkisel süslemeler görülür. Bazı çiçekliklerde perde, bazısında ise saat tasvirleri vardır.
En önemli tasvirler ise 1.kat sofasının sekizgen kubbe eteğinde yer alır. Bunlar, S.Ahmet Camii, Dolmabahçe Sarayı, Kız Kulesi, bir köşk, çarklı vapur, yelkenli gibi batılılaşma dönemi Türk resminde yer alan konulardır. Bu ev, Resimli Türk evleri arasında en önemli örneklerden birisidir.